Kayıtlar

Çanakkale Geçilmedi Geçilemeyecek

Resim
  Çanakkale Destanı      Çanakkale Destanı:  Ulu çınar Türk ulusunun tarihine sığdırdığı en kudretli en dolu en büyük savaşlarından bir tanesi. Anlatması öylesine güç ki Çanakkale'yi her yeri ayrı kahramanlık her yeri ayrı hikaye. Sevgili okurum gelin sizlerle geçmişe küçük bir yolculuğa çıkalım ve size o dönemi yaşananları dilim döndüğünce tasvir etmeye çalışayım.         Dünyada yer yerinden oynuyor. Bütün devletler kendine bir saf tutmuş adeta bir sırtlan sürüsü gibi birbirlerinin etini çekiştiriyorlar. O döneme kadar zar zor ayakta kalmış savaşlarla çokça yıpranmış, Balkanları ve daha nice vilayetini kaybetmiş Cihan İmparatorluğu Osmanlı artık hasta yatağa düşmüş, köklerinden kopmuş koca bir çınar. Tek başına kalmış canlı, canlı eti kemirilmek istenen Osmanlı İtilaf Devletleri tarafından dışlanmış paylaşılma planları yapılmıştı. Yalnızlıktan çekinen Osmanlı kendine yoldaş olarak Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'ndan oluşan İttifak güçlerini seçmişti.(İtalya

Misak-ı Milli

Resim
Misak-ı Milli Haritası Milli Yemin-Ant       Eğlenceli Tarih Dersleri:  Mîsâk-ı Millî (Osmanlı Türkçesi: ميثاق ملى) veya Millî Misak (Günümüz Türkçesi ile Millî Yemin veya Ulusal Ant), Türk Kurtuluş Savaşı'nın siyasi manifestosu olan altı maddelik bildiri.[1] İstanbul'da toplanan son Meclis-i Mebûsan tarafından 28 Ocak 1920'de oy birliği ile kabul edilmiş ve 17 Şubat'ta kamuoyuna açıklanmıştır. Bildiri, I. Dünya Savaşı'nı sona erdirecek olan barış antlaşmasında Türkiye'nin kabul ettiği asgari barış şartlarını içerir. Bildiri mecliste Ahd-i Millî Beyannâmesi adıyla kabul edilmiş, ancak daha sonra "Mîsâk-ı Millî" olarak anılmıştır. Her iki deyim de Ulusal Yemin anlamına da gelir. Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları, büyük ölçüde, Mîsâk-ı Millî ilkeleri doğrultusunda oluşmuştur.         Misak-ı Milli Türk toplumunun günümüzdeki kızıl elmasıdır ve nihai amaçlarından biridir.  Nasıl Ruslar sıcak denizlere inmek istiyorsa Yunanlar Anadolu'ya göz dikmi

Halifeliğin Kaldırılması Laik Türkiye İçin En Atılmış En Kuvvetli Adım

Resim
  3 Mart 1924         Kurtuluş Savaşından çıkmış bağımsızlığını elleri kana bulanmış para hırsında toprak hırsında olan bütün devletlerden söke söke alan Türkiye Cumhuriyeti Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları önderliğinde büyük bir devrim hareketine başlamıştı. Devleti ve halkı yıpratan durumlar tespit edilmiş üzerine fikirler üretilip çalışmalara başlanmıştı. Cumhuriyet tarihi boyunca en büyük hareketler bu dönemde gözlemlenmiştir desem hiçte abartılı bir ifade kullanmış olmam sanırım.        Mustafa Kemal Paşanın hayallerinde laik bir Türkiye Cumhuriyeti vardı. Fakat yıpranmış, gücünü yitirmiş yabancı devletlerin baskılarıyla itibarsızlaştırılmış hilafet kurumu bunun önünde en büyük engeldi. Günümüzde bazı zihinler o dönemi hiç incelemeden hilafetin kaldırılmasını çok büyük bir hata olarak değerlendirmektedirler. Fakat o döneme en yakın dönem olan 1. Dünya Savaşı zamanları gözlemlendiğinde halifenin cihat çağrısına pekte olumlu dönüşler alınmadığını hatta ve hatta Arap toplumunun

Hocalı Katliamı İnsanlık Olgusunun Kaybolduğu Zaman

Resim
  İnsan Olamamış Varlıklar       İnsanlık dediğimiz olgu öylesine göreceli öylesine kırılgan bir şey ki tarihte çok defa ortalıktan kalktığı ve anlık güçlerinin gafletine düşenleri bu kavramı hiçe saydığı yok saydığı görülmüştür. İnsan normal şartlarda düşünebilen vicdan sahibi bir canlıdır fakat henüz insan olma noktasına gelemediğimizi tarih en acı örnekleriyle yüzüme adeta sert bir tokat misali vurmaktadır.      Hocalıda o gün insanlığın en büyük ayıplarından biri işlendi. Silahı kendini savunacak gücü olmayan vatandaşlarımıza topla tüfekle saldırıp işkenceler edildi. Çocuklar öldürüldü, kadınların namusuna el uzatıldı, kardeşlerimiz bir bir katledildi. Peki sebep neydi? Bunun mantıklı sebebi zaten olamaz ama ben size söyleyeyim toprak, para hırsı, ve yalanlara inanmayı tercih eden bir toplum. Bu tarihi lekenin sahipleri günümüzde hala soykırım palavralarıyla kendilerine acınası durumda mağdur olarak göstermeye çalışmaktadırlar. Unutma aziz Türk milleti çevren her zaman seni müşkü

Ankara Anlaşması

Resim
  82 Musul 83 Kerkük        Eğlenceli Tarih Dersleri:   Özelikle ismi geçmese dahi kapması içinde günümüzde sürekli konuşulan bir anlaşma. Türkiye'nin Musul, Kerkük olayları akla geldiğinde tarihi dayanaklarından biridir. Günümüzde MHP partisi genel başkanı sayın Devlet Bahçeli 82 Musul 83 Kerkük derken aslında bu anlaşmaya atıfta bulunmaktadır.  5 Haziran 1926 tarihinde Ankara'da imzalanan anlaşma 7 Haziran 1926 Tarihinde TBMM'de  onaylanıp kabul edilmiştir.  Fakat bu anlaşmanın maddeleri koşulları çoğumuzca bilinmemektedir. Anlaşmanın maddeleri şöyledir: 1926 Ankara Antlaşması Maddeleri: Musul ve Kerkük vilayetleri Irak’a verilecektir. Irak sınırı Milletler Cemiyeti’nin 29 Ekim 1924 yılındaki aldığı kararla kesin olarak belirtilmiştir. Milletler Cemiyeti’nin belirttiği sınır kararını iki devlet de kabul edecek ve bozmak için herhangi bir eylem hazırlığına girmeyecektir. Türkiye ve Irak arasında sınır Brüksel hattı olduğu kararlaştırıldı. Irak Musul’dan elde ettiği petrol

İstanbul'un Fethi

Resim
  İstanbul Neden Bu Kadar Önemli        Eğlenceli Tarih Dersleri:    Bu güne dek İstanbul Fethiyle alakalı yüzlerce hatta binlerce yazı harılanmıştır. Bu yazıda ben sizlere İstanbul'un nasıl feth edildiğinden ziyade neden bu kadar önemli olduğundan bahsedeceğim. Detaylı hazırlıkları ve savaşın gelişim sürecini  Türk Tarih Kurumu'nun sayfasından okuyabilirsiniz . Linki buraya bıraktım yazıya tıklayarak ulaşabilirsiniz hadi başlayalım.       İstanbul'un fethi neden bu kadar özeldir? Osmanlı Devleti İstanbul Fethinden öncede bir sürü büyük şehir zapt etmiştir. Hepsinin kendince büyük önemi vardır fakat hiçbiri İstanbul kadar ne Türk dünyasında nede yabancı ülkelerde bu kadar anılmamıştır. İstanbul bilindiği üzere Doğu Roma'nın (Bizans'ın) başkentidir aynı zamanda Ortodoks mezhebinin merkezidir. İstanbul'un fethinin Hristiyan dünyasında büyük yankı uyandırmasının bir sebebi dini değeridir. Bir diğer sebebi ise İstanbul'u ele geçirmeyi Osmanlıda başta olmak üz

Fatih Sultan Mehmet ve Yavuz Sultan Selim

Resim
  Dede ve Torun        Eğlenceli Tarih Dersleri:   Fatih Sultan Mehmet' i anlatmaya başlamışken onun elinin dokunduğu ve Osmanlının en büyük Mareşallerinden  biri olan Yavuz Sultan Selim ile aralarındaki bağı ve ilişkiyi de anlatmak istiyorum sizlere.       Rivayet odur ki Fatih Sultan Mehmet Han bir rüya görür ve gördüğü rüyayı dönemin alimlerine yorumlattığında onun soyundan gelen ve doğacak olan bir erkek çocuğunun Osmanlı bayrağını dünyanın dört bir yanına taşıyacağını ve İmparatorluğu sınırlarını neredeyse cihanın ufuklarına dayayacağından bahsederler. Bu rüya tabirinden kısa bir süre sonra Yavuz Sultan Selim dünyaya gelir. Fatih Sultan Mehmet Han torununu belli bir yaştan sonra dizinin dibinden ayırmaz ve yetiştirilmesiyle özel ilgilenir. Bu günde bildiğimiz üzere Yavuz Sultan Selim çok kısa süre içinde doğuda neredeyse feth edilecek toprak bırakmamıştır. Fatih Sultan Mehmet öylesine büyük bir şahsiyetti ki yetiştirdikleri neredeyse kendisini geçti. Vizyonu teknolojiye bakış

Fatih Sultan Mehmet (Grand Turco"Büyük Türk", Ebu'l-Feth"Fethin Babası")

Resim
Büyük Komutan Fatih Sultan Mehmet Han      Eğlenceli Tarih Dersleri:   II Mehmet bilinen yaygın ismiyle Fatih Sultan Mehmet Osmanlı'nın 7. Padişahıdır. Çağ açıp çağ kapatan Avrupa'ya huzursuzluktan rahat uyku vermeyen stresten mide krampları geçirten çok büyük bir padişahtır. Çok fazla detaylı incelenmesi,  yaptıklarından ders çıkarılması gereken büyük bir liderdir. Fatih Sultan Mehmet için farklı bir yazı yapmak zorundayım tek yazıda incelenip yazılıp çizilebilecek bir yönetici değildir. O yüzden kendisini parça parça her yönden ele alacağım. Başlayalım;       30 Mart 1432 de Edirne' de dünyaya gelmiştir. Babası II Murat , Annesi Hüma Hatundur . 6 yaşında Amasya Sancak Beyi oldu. 2 yıl sonra ise Saruhan Sancak Beyliğine atandı. Sultan Mehmet zeki olduğu kadar, hırçında bir çocuktu. Fakat babası o dönemin otoriter alimlerinden Molla Gürhani'yi hocası olarak sorumlu kıldı ve bu alimin etkisi ile Sultan Mehmet eğitimin önemini kavramış oldu. Fatih Sultan Mehmet medrese e

ZULMÜN ADI ÇİN

Resim
UYGUR TÜRKLERİ KARDEŞİMİZDİR       Ne oluyordu ? Ne olmaktaydı ? Neyi tartışıyorduk biz? Katliamın zulmün adı Çin'di. Peki zulme uğrayan kim? "Uygur Türkleri". Sesimiz çıkıyor mu peki? Çok cılız. Devlet olarak gerekli tepkiyi gösterebildik mi? Kesinlikle hayır.           Kardeşlerim, abilerim, ablalarım kanıma dokunuyor artık susmak sessiz kalmak. Filistin'e onca göz yaşı döken bu milletin Uygur Türklerine ses çıkarmayışı yada çıkan sesin çok cılız oluşu kanıma dokunuyor. Avazım çıktığı kadar bağırmak ortalığı ayağa kaldırmak istiyorum fakat elimden gelmiyor. Bende elimden geleni yapıyorum ve yazıyorum. Filistin dediğimiz devletin ataları askerlerimizi 1. Dünya savaşı zamanında asit kuyularında katletmiştir. Peki dedik, şimdiki neslin suçu ne dedik ve onlar için ses çıkardık. Bizim dindaş ve kandaş kardeşlerimizin suçu ne? Çin'in yaptığı zulmün altında can veren binlerce Türk'ün suçu neydi? Kan aynı kan eğer dindaş arıyorsanız din aynı din. Niye sesimiz çıkmıy

İstiklal Marşının Yazım Sürecinde Yaşananlar

Resim
  İstiklal Marşı        Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920’de açılmıştı. İzmir’in ve İstanbul’un işgali ile Osmanlı hükümetinin çaresizliğini gören Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları Ankara’da millî bir meclis açmış bu meclis Türk milletinin umudu olmuştu. Meclis açılışını takip eden 6-7 aylık dönem sonunda millete ve orduya güç ve moral verecek millî bir marşa ihtiyaç duyulmaya başlanmıştı. 25 Ekim 1920’de Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nde Milli Marş yarışması yapıldığı ilan edilmiş yarışmada seçilecek esere 500 lira ödül verileceği duyurulmuştur.        Yarışmaya 23 Aralık 1923’e kadar gönderilen eserler değerlendirilmiş, ancak millî marş olacak değerde bir eser bulunamamıştır. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey Mehmet Akif’in yarışmaya katılmamış olduğunu öğrenir ve bunun sebeplerini soruşturur. Mehmet Akif’in yarışmaya ödül konulduğu için katılmamış olduğunu öğrenince ona bir mektup göndererek  ödül konusunun uygun biçimde çözüleceğini söyler. 5 Şubat 1921 tar