Kayıtlar

Aralık, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ZULMÜN ADI ÇİN

Resim
UYGUR TÜRKLERİ KARDEŞİMİZDİR       Ne oluyordu ? Ne olmaktaydı ? Neyi tartışıyorduk biz? Katliamın zulmün adı Çin'di. Peki zulme uğrayan kim? "Uygur Türkleri". Sesimiz çıkıyor mu peki? Çok cılız. Devlet olarak gerekli tepkiyi gösterebildik mi? Kesinlikle hayır.           Kardeşlerim, abilerim, ablalarım kanıma dokunuyor artık susmak sessiz kalmak. Filistin'e onca göz yaşı döken bu milletin Uygur Türklerine ses çıkarmayışı yada çıkan sesin çok cılız oluşu kanıma dokunuyor. Avazım çıktığı kadar bağırmak ortalığı ayağa kaldırmak istiyorum fakat elimden gelmiyor. Bende elimden geleni yapıyorum ve yazıyorum. Filistin dediğimiz devletin ataları askerlerimizi 1. Dünya savaşı zamanında asit kuyularında katletmiştir. Peki dedik, şimdiki neslin suçu ne dedik ve onlar için ses çıkardık. Bizim dindaş ve kandaş kardeşlerimizin suçu ne? Çin'in yaptığı zulmün altında can veren binlerce Türk'ün suçu neydi? Kan aynı kan eğer dindaş arıyorsanız din aynı din. Niye sesimiz çıkmıy

İstiklal Marşının Yazım Sürecinde Yaşananlar

Resim
  İstiklal Marşı        Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920’de açılmıştı. İzmir’in ve İstanbul’un işgali ile Osmanlı hükümetinin çaresizliğini gören Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları Ankara’da millî bir meclis açmış bu meclis Türk milletinin umudu olmuştu. Meclis açılışını takip eden 6-7 aylık dönem sonunda millete ve orduya güç ve moral verecek millî bir marşa ihtiyaç duyulmaya başlanmıştı. 25 Ekim 1920’de Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nde Milli Marş yarışması yapıldığı ilan edilmiş yarışmada seçilecek esere 500 lira ödül verileceği duyurulmuştur.        Yarışmaya 23 Aralık 1923’e kadar gönderilen eserler değerlendirilmiş, ancak millî marş olacak değerde bir eser bulunamamıştır. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey Mehmet Akif’in yarışmaya katılmamış olduğunu öğrenir ve bunun sebeplerini soruşturur. Mehmet Akif’in yarışmaya ödül konulduğu için katılmamış olduğunu öğrenince ona bir mektup göndererek  ödül konusunun uygun biçimde çözüleceğini söyler. 5 Şubat 1921 tar

Tarihin Kara Lekelerinden Menemen Ayaklanması

Resim
Cehaletin Yüzümüze Acı İçinde Çarpan Sonucu      23 Aralık 1930 tarihinde vuku bulmuş Cumhuriyet tarihindeki en acı, en iğrenç olaylardan birisidir. Kendini " Mehdi "    ilan eden avam, avel, insan müsfettesi kişiliğin başını çektiği topluluk Manisa Menemen'de toplanırlar. Halkı korkutmak, sindirmek için onları 70bin kişilik bir hilafet ordusunun desteklediğini söylerler ve halk isteyerek veya istemeyerek yanlarına geçmek zorunda kalır.(Desteklemeseler dahi kalabalığın içine karışırlar.)        Olayların ilçedeki askeri birlikte duyulması üzerine alay komutanı bir manga asker ile Yedek Subay Mustafa Fehmi Kubilay'ı olay yerine gönderir. Yedek Subay Kubilay askerlerinden ayrılıp gurubun arasına girer ve onları ikna etmeye çalışır ki zarar görmesinler. Fakat içlerindeki bilinçten yoksun mahluklardan bir tanesi Kubilay'a ateş eder ve onu yaralar. Bunu gören askerler gruba ateş açarlar fakat mühimmatları  zarar vermeyen günümüzün plastik mermileri vari birşeydir ve gr

Sarıkamış Harekatı -2

Resim
  Tarih'in Övünç Kaynağı Türk Ordusu       Bu günün anlam ve önemine istinaden yazımı iki parçada yazmayı uygun gördüm.  İlk yazıma buradan ulaşabilirsiniz.  Peki Türk ordusunu bu kadar özel kılan neydi? Sarıkamış 'a bakıldığında neleri gözlemleyebiliriz? Sarıkamış'ta esasen herkesçe bilinen Türk Ordusunun hangi özellikleri gözlemlenebilir?       Türk ordusu dediğimiz zaman aklınıza yüzlerce ve hatta binlerce isim, yapılan kahramanlıklar, cesaret ve merhametin bütün örnekleri gelmektedir. Türk ordusu fedakardır ve cefakardır. Halkı ve milletinin refahı, menfaati ve vatan müdafaası için gözünü dahi kırpmadan yüzlerce kez kendini düşmana siper edip ateş halkına ulaşmadan göğsünde söndürmüştür. Sarıkamış bugün bilindiği üzere 10binlerce askerimizin donarak can verdiği hazin ve ziyadesiyle üzücü bir olaydır. Fakat sizlerin dikkatini bir yere çekmek istiyorum. Orada şehit düşen askerlerimizin hepsi neredeyse oraya giderlerken öleceklerinin soğuğun onları etkileyeceğinin farkınd

Sarıkamış Harekatı

Resim
  Hırsın Kaybettiği Canlar         Bu bir tarih bloğu ama adı üzerinde blog okuyucularım ara sıra kendi düşüncülerimi de paylaştığımı biliyorlardır. Bu günkü yazımda salt tarihi olaylardan değil okuduklarım üzerine yaptığım çıkarımlardan bahsedeceğim.       Öncelikle Enver Paşa, Hafız Hakkı Paşa, İhsan Paşa ve Galip Paşa fazlasıyla ve bu gün bizim anlayamayacağımız derece de milliyetçi kişiliklerdi. Fakat ne oldu da Sarıkamış' ta şanlı Türk ordusu kırıldı ve binlerce şehit verdik. O günü komutanları deneyimsiz, savaş görmemiş, cepheden yada askerden haberi olmayan tecrübesiz şahıslar değillerdi. Sarıkamış öncesi aslında durumu ziyadesiyle irdeleyip anlayabilecek askeri zeka ve birikime sahiplerdi. Fakat zekalarının önüne ideoloji ve hırsları geçince olanlar oldu. Yeterli teçhizatı soğuğa karşı dayanacak gücü olmayan orduyu eksi bilmem kaç derece soğuğa Sarıkamış'a sürdüler. Kahraman mehmetçik elbette ki cepheden kaçmazdı yada emir sorgulamazdı en nihayetinde Türk askeriydi onla

Osmanlı İmparatorluğunun Son Pençe Geçiren Aslanı IV. Murat Han

Resim
  IV. Murat Han         Osmanlı İmparatorluğunda başarısı ile tanınan bir sürü yönetici ve Padişah vardır. Hepsinin ismi  sosyal medyada veya günümüz televizyonlarında çokça anılır, dillendirilir. Ben size bugün ismi sık anılmayan fakat hayırlı bir şekilde yad edilmeyi fazlasıyla hak eden Osmanlının son aslanlarından biri olan IV Murat Handan bahsedeceğim.               IV Murat yaptıklarından çok baskıcı rejimi ve uyguladığı yasaklar verdiği idam kararlarıyla anılan tarihi bir kişiliktir. Fakat derinlemesine bir inceleme yapıldığı zaman ve o günün şartları düzgünce analiz edildiğinde yaptıklarının aslında ne kadar mantıklı olduğu ve arkasında nasıl bir devlet aklı olduğu ortaya çıkmaktadır. Kendisi daha çocukken tahta geçmiş ve otoritesini gerçek manada sağlayabilmek için senelerce beklemek zorunda kalmış bir padişahtır. Annesi Kösem Sultan senelerce onun yerine saltanat naibi olarak tahtı yönetmiş ve ülke siyasetine yön vermiştir.  IV Murat dönemini anlamak için o dönemdeki devleti

Enver Paşa ve Mustafa Kemal Paşa Arasındaki Mektuplaşma

Resim
Kurtuluş Savaşı Zamanında Atatürk ve Enver Paşa Mektuplaşması Dünya Savaşı’nın ardından, Almanya’nın yenilgisi ve Osmanlı İmparatorluğu’nu Sevr Antlaşması’na sürükleyen çöküşün ardından Kasım 1918’de ülkeyi terk eden Enver Paşa 26 Ağustos 1920’de Mustafa Kemal’e Moskova’dan aşağıdaki şu mektubu yazar ve gönderir; 26 Ağustos 1920   Kardeşim efendim, Bundan on gün evvel Moskova’ya vardım.  Burada tesadüf ettiğim delegelerimizle görüştüm. Memleketin menfaatine ait bazı meselelerin haline muvaffak olduklarını görerek memnun oldum. Ben, İslam muhitinde teşkilat icrasıyla memleketin kurtarılması uğrunda çalışmak maksadıyla buraya geldim. Sovyet Hükümeti erkaniyle görüşerek kendilerini de fikrime muvafık buldum. Esasen Ruslar, Komünizm şeklinde olmasa bile İngiltere aleyhindeki ihtilal hareketine yardım etmeyi prensip olarak kabul etmişlerdir. İtalya Ekonomik Bunalımla Yüzyüzedir;  Buradaki teşebbüs ve icraatından ara sıra sizi haberdar ederim. Avrupa umumi ahvali pek karışıktır. Bu husustaki

Enteresan Tarihi Olaylar 3 "Şebeş Savaşı (Osmanlı İmp. /Kutsal Roma-Cermen İmp.)"

Resim
  Alman Kaynaklarına Göre Şebeş Savaşı     Şebeş savaşı Osmanlı ve Alman kaynaklarında iki farklı şekilde tasvir edilmiştir. Bugün sizlere savaşı Alman kaynaklarında anlatıldığı üzere aktaracağım. Karanşebeş(Şebeş) savaşı tarihin en garip savaşlarından bir tanesidir ordu içindeki farklı milletlerin ve anlaşmazlığın nelere sebebiyet verebileceğinin en büyük kanıtlarından bir tanesidir. Hadi başlayalım.     Kaynaklara göre 17 Eylül 1788 akşamı yaşanmış bir olaydır. Savaş demememin sebebini birazdan anlayacaksınız. 100 bin kadar Avusturya öncü birliği keşif için ordunun önünden Karanşebeş kasabasına gidip  yakınlarında kamp kurarlar(Günümüz  Romanya'sında Caransebeş). Hafif süvari birliği (Hussar birliği) keşif için Timiş nehrinden karşıya geçerler. Fakat orada Osmanlı ordusuna dair tek bir iz bile bulamazlar. Hafif süvari birliğinin yolda karşılaştığı çingene konvoyu onlara schnapps (cin,alkollü likör) satmayı teklif eder. Teklifi beğenen askerler alkol fıçılarını satın alırlar. Arka