İstiklal Marşının Yazım Sürecinde Yaşananlar

 İstiklal Marşı

       Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920’de açılmıştı. İzmir’in ve İstanbul’un işgali ile Osmanlı hükümetinin çaresizliğini gören Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları Ankara’da millî bir meclis açmış bu meclis Türk milletinin umudu olmuştu. Meclis açılışını takip eden 6-7 aylık dönem sonunda millete ve orduya güç ve moral verecek millî bir marşa ihtiyaç duyulmaya başlanmıştı. 25 Ekim 1920’de Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nde Milli Marş yarışması yapıldığı ilan edilmiş yarışmada seçilecek esere 500 lira ödül verileceği duyurulmuştur.

       Yarışmaya 23 Aralık 1923’e kadar gönderilen eserler değerlendirilmiş, ancak millî marş olacak değerde bir eser bulunamamıştır. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey Mehmet Akif’in yarışmaya katılmamış olduğunu öğrenir ve bunun sebeplerini soruşturur. Mehmet Akif’in yarışmaya ödül konulduğu için katılmamış olduğunu öğrenince ona bir mektup göndererek  ödül konusunun uygun biçimde çözüleceğini söyler. 5 Şubat 1921 tarihli bu mektubun ardından Mehmet Akif Ersoy, şimdi bir müze olan Taceddin Dergahı’ndaki evine çekilerek marşı 10 günlük bir zaman diliminde yazmıştır. 17 Şubat 1921’de Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayımlanan İstiklâl Marşı, 1 Mart 1921’de Hamdullah Suphi Bey tarafından Meclis’te okunmuştur. Meclis görüşmeleri sonucunda 12 Mart 1921’de “istiklâl Marşı” milli marş olarak kabul edilmiştir.  

     17 Mart 1921’de İstiklâl Marşı için beste yarışması duyurusu yapılmış ancak 1924’te Ali Rıfat çağatay’ın bestesi Milli eğitim Bakanlığı’nda oluşturulan bir kurulca kabul edilmiş ve ilgili yerler ve bütün okullara bildirilmiştir. Marş 1924’ten 1930’a kadar Ali Rıfat Bey’in bestesiyle çalınmış 1930 çıkarılan bir emirle Zeki Üngör’ün bestesi çalınmaya başlanmıştır. Günümüzde de çalınan beste bu bestedir. 


  Yazımı bitirmeden önce Sayın Mehmet Akif Ersoy ve Sayın Zeki Üngör'ü rahmetle anıyorum... 



Aşağıdan bloğumun diğer ilginizi çekebilecek paylaşımlarına ulaşabilirsiniz.







Yorumlar

  1. Bugüne gelince,bu insanlar bağımsızlık bilincini Türk Milleti için çatı olabilecek kabiliyete idrak ederek yaşamış ve yaşatmışlar, öbür aleme göçmüşlerdir.
    Mekanları cennet olsun.

    YanıtlaSil
  2. Yazınızı okudum ve çok beğendim yüreğinize kaleminize sağlık teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim olumlu geri dönüşünüz için.

      Sil

Yorum Gönder

İlginizi Çekebilecek Diğer Yayınlar

Enver Paşa ve Mustafa Kemal Paşa Arasındaki Mektuplaşma

Çanakkale Geçilmedi Geçilemeyecek

Sarıkamış Harekatı -2

Tarihin Kara Lekelerinden Menemen Ayaklanması

Enteresan Tarihi Olaylar 2 "Kartallarla Leyleklerin Savaşı"

Halifeliğin Kaldırılması Laik Türkiye İçin En Atılmış En Kuvvetli Adım